Bir Afrika atasözü der ki; Rüzgar, güçlü kökleri olan ağacı deviremez.
Bu söz;
Hayatta sağlam temellere sahip olan,
İçsel gücünü geliştirmiş insanların sarsılsalar da yıkılmayacaklarını anlatır...
Dış etkenler ne kadar sert olursa olsun, kökler güçlüyse ayakta kalmak mümkündür der...
Sevgili okur,
Hayatın getirdiği zorluklar karşısında duygusal dayanıklılığımızı geliştirmek, ruhsal sağlığımız için hayati bir ihtiyacımızdır...
Bu süreçte en önemli adım, kendi iç kaynaklarımızı fark etmek ve onları geliştirmektir.
Peki, bu nasıl mümkün olabilir?
İşte duygusal dayanıklılığımızı artırmak için uygulanabilir bazı adımları 3 maddeyle özetlemeye çalıştık...
1- İÇSEL GÜÇ KAYNAKLARIMIZI KEŞFETMEK
Hayatta her birimizin içinde bir yerlerde saklı duran güçler vardır:
Bu değerlerimiz bazen görünmez olur ama zorluklar karşısında kendisini yeniden hatırlatabilir bizlere...
Örnek:
Bir anne düşünelim; ağır ekonomik zorluklar yaşarken çocuklarının sevgisiyle ayakta duruyor...
Bir öğrenci düşünelim; başarısız olduğu sınavdan sonra yine de pes etmeyip “Ben bunu yapabilirim.” diyerek tekrar deneyebiliyor...
Bu iç ses, işte bizim içsel gücümüzdür...
Onu fark etmek, sık sık kendimize şu soruyu sormakla başlar:
“Şu anda beni ayakta tutan şey ne?”
2 - ANLAM ARAYIŞI
Bu hayatın zorlukları karşısında duyduğumuz anlam arayışı, bizdeki yaşam motivasyonunu artırabilir...
Özellikle kriz dönemlerimizde tüm yaşananların bir anlamı olduğunu düşünmek ve derinlikli bağlar kurabilmek, duygusal dayanıklılığımızı güçlendirir...
Yaşadığımız zorlukların anlamsız olduğunu düşündüğümüzde ise kendimizi boşlukta hissederiz...
Hâlbuki o zorluklar bizi büyüten birer öğretmen olabilir...
Örnek:
Bir hastalık geçirdiğimizde, sağlıklıyken kıymetini bilemediğimiz bazı şeylerin kıymetini o hastalık bize daha iyi öğretmiş olabilir...
Acılarımız boşuna değildir.
Bazen içimizdeki cevheri ortaya çıkarmak için vardır...
Kendimize şu soruyu sormayı deneyelim:
“Bu yaşadığım şey bana ne öğretiyor olabilir?”
3 - ŞEFKAT VE ANLAYIŞ
Zor zamanlarımızda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, anlaşılmak ve yargılanmadan kabul edilmektir...
Bunu önce kendimize göstermeliyiz.
Kusurlarımıza, eksikliklerimize rağmen kendimize iyi davranmak ruhumuza şifa verecektir...
Örnek:
Bir hata yaptığımızda kendimize “Ben zaten böyleyim.” demek yerine;
“İnsanım, hata yapabilirim. Bundan ne öğrenebilirim?” diyebilmek...
Ya da çok yoğun ve yorgun bir günün ardından “Bugün yeterince gayret ettim.” diyerek kendimize şefkatle, nazik davranabilmek...
İşte bu aynı şefkati başkalarına da uzattığımızda, ilişkilerimizde de yumuşama olacaktır...
Sonuç olarak sevgili okur;
Duygusal dayanıklılığımız bir gecede geliştirebileceğimiz bir özelliğimiz değil, hayatımızın her alanında sabırla, farkındalıkla ve içten bir gayretle geliştirmemiz gereken bir yanımızdır...
Lütfen bu konuda kendimize biraz zaman tanıyalım.
Çünkü yaşam yolculuğumuzun tamamı kıymetlidir...
Unutmayalım:
Her zorluk, aynı zamanda bize verilen bir gelişme fırsatıdır...
Yeter ki bakmayı, keşfetmeyi ve içimizdeki gücü hatırlamayı bilelim...
(Bu konunun izini biraz daha derinleştirmek isterseniz, merhum Doğan Cüceloğlu’nun İnsanı Ararken adlı kitabı size yoldaş olabilir.)